Peygamberim..! (S.A.S)


Peygamberim

Şühedâyı mahzun etme ya Rabbi… Efendimizi mahzun etme ya Rabbi…
O’nu orada ağlatma ya Rabbi…
O’nu perişan etme ya Rabbi…
Habib-i Edibin dudağındaki acı tebessümü izale eyle Ya Rabbi…
O ümmetî, ümmetî diyecek, bize de Nebiyyî Nebiyyî demeyi lütfeyle ya Rabbi…
Muhammedim, Muhammedim! demeyi lutfeyle ya Rabbi…
(sallallahü aleyhi ve sellem)

Âmin…

Gerçek Dua


HEK. İSMAİL

Allah, fiilî duayı kabul eder!..

Büyük işlerde muvaffak olan insanların hayatını incelediğimde gördüm ki, bu büyük başarıları, tesadüfen veya kendiliğinden değil, bir gaye uğruna ısrarla çalışmaları neticesinde gerçekleşmiştir.

O zaman inandım ki Allah fiilî duaları kabul eder. Sebepleri yaratan Allah olduğuna göre, sebeplere müracaat etmek de ibadettir; çünkü fiilî duadır.

Allah, insanı üstün kabiliyetlerle yaratmıştır. Mesela bir doktor arkadaşım demişti ki: “Şu işaret ve başparmağım olmasaydı diplomam işe yaramazdı. Ameliyatta bütün işi şu iki parmakla yapıyoruz.” Düşündüm ki, Allah yalnızca iki parmağımıza bile ne büyük kabiliyetler yüklemiş. Artık gerisi düşünülsün…

Annem derdi ki: “Evladım, her işine Besmele’yle başla ki işlerin rast gitsin.” Ben de annemin sözünü uyguladım. Fakat işlerim rast gitmedi. Acaba bunda bir yanlışlık mı var, diyerek bir âlime gittim. O âlim dedi ki: “Eğer Besmele çekmekle işlerimiz rast gitseydi, o zaman okula, tahsile, çalışmaya ne gerek vardı? Bir Besmele çekerdik, her şey önümüze gelirdi. Hâlbuki Allah insana üstün kabiliyetler vermiştir. Bunları kullanmak zorundayız. Sen elinden gelen gayreti göster, Besmele’ni de öyle çek.”

Sonra Peygamberimiz’in hayatını okudum. Baktım ki, O’nun hayatı mücadeleyle geçmiş. Savaşa gidileceği zaman ok talimleri, mızrak talimleri yaptırmış, şehrin etrafına hendekler kazdırmış; zırh giyinmiş. Yani, “ben dua ederim, düşman mağlup olur” dememiş. Peygamberimiz’in hayatı okunursa, fiilî duaya ne kadar yer verdiği anlaşılır.

Kalkınan, ilerleyen pek çok kişiyle tanıştım. Bu kişiler bende “Başarının onda dokuzu ter, biri kabiliyettir.” diye düşünmeme sebep oldu. Cisimlerin en küçüğü atomda bile sayısız kanun ve formül bulunuyor. Yani kâinatta kendiliğinden, tesadüfen oluş diye bir şey yoktur. Kur’an-ı Kerim’de buyrulmuş ki:“İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” (Necm, 39) Bu ayette fiilî dua emrediliyor adeta…

Mesela Nuh (as) gemicilikte, Musa (as) asası ile su çıkardığı için sondajda, İsa (as) tıpta, Yusuf (as) saatin icadında, Davut (as) demiri hamur gibi yoğurmakta, Hz. Muhammed (sas) en yüksek ahlakı ortaya koymakta birer mucit durumundadır. Böylece insanlarla ilgili faydalı işlerin bütünü, peygamberlerden sünnet olarak bize intikal etmiştir. Bu sebeple İslam’a uygun her iş, İslamî ölçülerle en azından sünnettir. Müslümanlar yıllar yılı bu mucize ayetlerini tarihî birer olay olarak düşünmüş ve kendilerine mesaj veren yönünü keşfedememişler. Hâlbuki Kur’an’daki tarihî hadiselerin her devrin insanına mesajı vardır.

Bir işi çok iyi bilen, doğru ve çalışkan olan, muvaffak olur. Bir de ibadetine devam ederse maddî-manevî kanatlarıyla uçarak cennete gider inşallah…

 

Hekimoğlu İsmail

Dua’ya Dair


hakiki-dost

“De ki; Eğer duanız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?“

Furkan Suresi, 37

 “Dua etmek hayat treninizi makas değiştirmeye hazırlamaktır.
Yolunuzu değiştirmek istiyorsanız üstünkörü bir isteğe değil, 
yüksek bir içtenliğe ihtiyacınız var.
 Kalbinizi deprem gibi sarsan bir duanız varsa hayatınızın akışı değişir.”

Muhammed Bozdağ

 ”Dua, sema ile arz arasında durur. 
 Rasulullah’a salâvat getirilmedikçe,
 Allah’a yükselmez.”

Hadis-i Şerif, Tirmizî, Vitr, 21

 ”Dua ibadetin tâ kendisidir.”

Hadis-i Şerif, Ebû Davud

 ”Duâ bir ibadetse,
 Duâ etmek için bahane aramak lazım…”

Ayşenur Vural

 ”Duâ cevapsız kalmaz…
 Belki ben, duânında bir dili olabileceğini düşünmedim,
 İstedin mi bir kere değil, bin kere gideceksin kapısına,
 Ve neyi, neden istediğini bileceksin!”

Nazan Bekiroğlu

 “Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır.
Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, 
 gönlü kırık kişiye doğru uçar…”

 Hz. Mevlâna (k.s.)

 “Dua etmek için yalnız kalacağın yerleri seç
Ve ettiğin duayı duyabileceğin seviye de seslendir…
Önce kulaklarını inandır sözlerine
 bak gözlerine, nemleniyorsa ve titriyorsa sesin
 İşte o zaman duan mübarek olsun.”

Mehmet Deveci

Kalbinizi deprem gibi sarsan bir duanız varsa hayatınızın akışı değişir…

Allah’a hamd olsun ..


hurma-iftar-oruc3a7-date_fruit_

“Elhamdülillâhi’llezî et’amenâ ve sekânâ ve cealnâ minel müslimîn.” 

‘Bize yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan kılan Allah’a hamdolsun.’

(Tirmizi, De’avat, 56; Ebu Davud, Et’ıme, 52)

Hz. Muhammed (S.A.V)

Sadaka Hükmünde Tebessümler


Dualarımız

“Güneşin doğduğu vakittir şimdi.
Zikri dularımız aminlerle kapandı…
Fiili duaya durma zamanı.
Ayağımıza taş dokunmasın diye, tazeden bir besmele çekmeli,
Sadaka hükmünde tebessümlere bürünmeli yüzlerimiz.
Güneşin elini tutmalı gülümseyişlerimiz. ” 

Nesrin Çaylı

Esenlik Kaynağımız . . c.c


acizligimle-kapini-caliyorum

Ey selamet ve esenliğin kaynağı, biricik melceimiz, yegâne Rabbimiz!
Biz mücrim kullarını bütün yaramaz ve uygunsuz düşünce ve davranışlardan sıyanet buyur.. topyekün bela ve musibetlerden bizi koru.. dünyada da, ahirette de utanç verici, yüz kızartıcı, rezil rüsvâ edici hallere düşmekten muhafaza et!

Yâ Mevlânâ Yâ İlâhenâ! Biliyor ve inanıyoruz ki, Sen, kullarının ibadet ü tâatına asla ve kat’a muhtaç olmadığın gibi, onların işlediği masiyetler de Sen’in ululuğuna asla zarar veremez. Ne olur, bahtına düştük, kasden ya da min gayr-i kasdin, içine düştüğümüz kusurlardan dolayı bizi muâheze etme! İhlas-ı tâmma mazhar olmuş kullarının arasına bizi de al ve ibadetlerimizin riya ve süm’a gibi virüslerle kirlenmesine izin verme . . !

Dua Ufku . .


 

Allah'ım .!

Rahman Rahîm Allah’ın adıyla… Engin rahmet sahibi Rabbimize, bu rahmet ve merhametinden feyizyâb olan mahlukatı adedince hamd ve şükür olsun! Varlığın çekirdeği ve meyvesi mesabesindeki, arzlı semavî Hazreti Ahmed u Mahmûd u Muhammed Efendimize, onun pâk âilesine, güzide ashâbına salât ü selâm ediyor; O’nu şefaatçı kılarak huzur-u ilâhîde el açıp yalvarıyoruz:

Ey her şeyin biricik mâliki, yegâne sahibi ve tek efendisi Mâlikü’l-Mülk Rabbimiz! Ne olur, biz Ümmet-i Muhammed’e dirlik ver! Fikrimizin, ruhumuzun, havl ve kuvvetimizin dağınıklığını Sana şikayet ediyor ve bizi bu durumdan kurtaracak yegane tasarruf sahibinin Sen olduğuna inanıyoruz. Bizi bu durumdan kurtar! Özellikle de gerek cihanın dört bir yanında, gerekse hayatın her ünitesinde, insanlarla Senin arandaki engelleri kaldırmaya kendini adayan, sa’ylerine terettüb edecek semere itibariyle, Rıza ve rıdvânından başka hiçbir şey hedeflemeyen kardeşlerimiz, bacılarımız, erkeğiyle kadınıyla dostlarımız ve gönüldaşlarımızın dağınıklığını gidermeni, yaralarını sarmanı, enis ve celîsleri olmanı, onları her türlü kem göz ve kötü niyetlilerin şerrinden muhafaza buyurmanı, onları kendi gözlerinde mahiyetlerinden daha küçük, ancak temsil ettikleri misyon itibariyle büyük mü büyük göstermeni diliyor ve dileniyoruz.

Ey her şeye gücü yeten Kâdir Rabbimiz! Bizi kesret dağdağasında boğulmaktan kurtaracak ve vahdet tecellileriyle dirliğimizi sağlayacak yegâne güç sahibi Sensin. Ey en ince noktalara kadar ihtiyaçları görüp gözeten Latîf Rabbimiz! Sırlı âlem olan kalplerin anahtarı Senin elindedir. Dilediğin gibi kalpleri evirip çevirme kudretine sahipsin. Kalplerimizi te’lif buyur! Biliyoruz ki, yeryüzünde ne var ne yok, hepsini bu uğurda sarfetsek de, iki gönlü telif etmeye muvaffak olamayız. İnsanı yaratan Sen.. gönüllerin Efendisi de Sensin!.. Bahtına düştük, gönül aynamızı duru eyle ve gönüllerimizi te’lif buyur.. ta birbirimize karşı tevahhuş hissetmeyelim.. birbirimizin enis u celisi olalım.. birbirimizin ayıbını araştırmayalım.. Senin şuaâtının gönül aynamıza yansımasıyla mest u mahmur yaşayalım.. kınayanın kınamasından teessür duymayalım, övenin övgüsünü üzerimize almayalım.

Ey iyilik ve ikramda bulunan Kerîm Rabbimiz! Bizleri katından bir güçle te’yid buyur.. Sözümüze te’sir halkedecek, davranışlarımızı ve sözümüzü mu’nis kılacak, cılız omuzlarımıza rağmen heybemize mücevher yükleyecek, lâl u güher değerindeki hakikatleri sahiblerine buldurtacak yegane Zât Sensin..

Ey kullarının dualarına icabet eden Mucîb Allah’ım! Bizleri, sevdiğin ve râzı olduğun işlere muttali kıl, onları bize sevdir, hayata taşımaya ve başkalarına duyurmaya bizleri muvaffak eyle! Ey kahrolmayı hak edenleri kahreden Kahhâr Rabbimiz! Senin rızandan başka dünyevî uhrevî bir beklentisi olmayan; mal, menal, şöhret peşinde koşmayı, temsil ettiği düşünceye karşı en büyük ihanet sayan, yaşamayı yaşatmada arayan kullarına, kin ve nefret duyanların, içlerindeki nefreti planlayanların, planı uygulayanların ve onlara destek çıkanların haklarından Sen gel! Onları Sana havale ediyoruz..

Ey Rahmete ehil olanları rahmetiyle sarmalayıp ağyârdan koruyan Erhamu’r-Râhimîn Rabbimiz! Bu konuda bizlere merhametinle muamelede bulunmanı diliyoruz.

Duamızın sonunda, dualarımızın kabul edilmesine en büyük vesile olarak gördüğümüz Rasûl-ü Ekrem aleyhisselatu vesselam Efendimiz’e, âl ve ashabına salat-ü selam eylemeni dergâh-ı uluhiyetinden dileniyoruz ya Rab!